Kapadokya’nın Gizemli Yeraltı Kentleri:

Kapadokya'da yer alan yeraltı şehirlerinin gizemlerine hazır mısınız?

Kapadokya’nın Gizemli Yeraltı Kentleri:
  • PublishedNisan 3, 2024

Kapadokya’nın mistik atmosferi, sadece yüzeydeki peri bacaları ve eşsiz manzaralarla sınırlı değil. Bölgenin derinliklerinde, yüzyıllardır insanlık tarihine ışık tutan bir gizem yatıyor: yeraltı kentleri. Derinkuyu, Kaymaklı ve Özkonak gibi ünlü yeraltı yapıları, insanlık tarihindeki en büyük gizemlerden birini oluşturuyor.

Bu gizemli yapılar, tarih boyunca birçok farklı amaçla kullanılmıştır. Hitit kentlerindeki savunma sistemlerinin bir parçası olarak ortaya çıkmış olabileceği düşünülen bu kentler, daha sonra Hristiyanlar ve diğer yerel halklar tarafından sığınak olarak kullanılmış olabilir. Ancak, tam olarak kimler tarafından ve ne zaman yapıldığı hala kesin olarak bilinmemektedir.

Yeraltı kentlerinin tarihine dair ilk yazılı kayıtlar, Antik Yunan dönemine dayanmaktadır. Xenephon’un “Anabasis” adlı eserinde, Hellenler’in bu kentlerde konakladıklarından bahsedilir. Ancak, bu yapıların daha eski bir tarihe sahip olabileceğine dair kanıtlar da bulunmaktadır. Kapadokya’nın yeraltı kentleri, birçoğu hala keşfedilmemiş olan derin tarihlerini saklamaktadır.

Yeraltı kentleri, o dönemin ileri mühendislik bilgisini ve savunma stratejilerini yansıtan mükemmel yapılar olarak dikkat çekmektedir. Binlerce insanın barınabileceği genişlikte ve 85 metreye kadar derinliklere inen bu kentler, havalandırma sistemleri ve savunma mekanizmalarıyla donatılmıştır.

Günümüzde, turistlerin ziyaret edebildiği yeraltı kentlerinin bazı bölümleri, geçmişin izlerini taşımaktadır. Kiliseler, depolar, şaraphaneler ve hatta ahırlar gibi farklı alanlar, bu yapıların çeşitli amaçlarla kullanıldığını göstermektedir.

Ancak, yeraltı kentlerinin tam olarak ne zaman ve neden yapıldığı hala bir muamma olarak kalmaktadır. Hitit döneminden Bizans ve Selçuklu dönemlerine kadar farklı medeniyetlerin izlerini taşıyan bu yapılar, bölgenin zengin tarihini anlamak için önemli birer arkeolojik mirastır.

Kapadokya’nın yeraltı kentleri, sadece tarih öncesi dönemlerin değil, aynı zamanda günümüzün de en büyük sırlarından birini oluşturmaktadır. Bu gizemli yapılar, arkeologların ve tarih meraklılarının ilgisini çekmeye ve insanlık tarihine ışık tutmaya devam edecektir.

Derinkuyu Yeraltı Şehri: Kapadokya’nın Gizemli Labirenti

Kapadokya’nın eşsiz doğal güzelliklerinin yanı sıra, tarihi zenginliklerle dolu bir başka harikası daha var: Derinkuyu Yeraltı Şehri. Bu gizemli yapı, binlerce yıl öncesine dayanan insanlık tarihine ışık tutuyor ve ziyaretçilerini derin bir keşif yolculuğuna çıkarıyor.

Derinkuyu Yeraltı Şehri, Nevşehir ilinin Derinkuyu ilçesinde bulunuyor ve Kapadokya’nın en büyük yeraltı yapılarından birini oluşturuyor. 85 metreye kadar inen bu şehir, tam anlamıyla bir labirent gibi karmaşık bir yapıya sahip. Tünel sistemleri, odalar, kiliseler ve depoları içeren bu şehir, binlerce kişinin barınabileceği büyüklükte.

Bu yeraltı şehri, günümüzde ziyaretçilerin keşfetmesine açık durumda. Her yıl binlerce yerli ve yabancı turist, Derinkuyu’nun gizemli koridorlarında yolculuk yapmayı tercih ediyor. Ancak, ziyaretçiler buraya geldiklerinde sadece tarihi bir yeraltı şehriyle karşılaşmıyor, aynı zamanda geçmişin sırlarını da keşfetme fırsatı buluyorlar.

Derinkuyu Yeraltı Şehri’nin tarihi, antik çağlara kadar uzanıyor. İlk olarak Hititler tarafından kullanılmış olabileceği düşünülen bu yapı, zamanla farklı medeniyetlerin etkisi altına girmiş ve değişik amaçlarla kullanılmış. Hristiyanlar için sığınak, savunma amacıyla kullanılan bir kale ve hatta depo olarak bile hizmet vermiş olabilir.

Ancak, Derinkuyu Yeraltı Şehri’nin tam olarak ne zaman ve neden yapıldığı hala bir muamma olarak kalmaktadır. Arkeologlar ve tarihçiler, bu gizemli yapıyı inceleyerek, Kapadokya’nın derin tarihini daha iyi anlamaya çalışıyorlar.

Derinkuyu Yeraltı Şehri, sadece Kapadokya’nın değil, tüm dünyanın en önemli arkeolojik miraslarından biridir. Bu gizemli labirent, insanlık tarihine ışık tutmaya devam edecek ve ziyaretçilerini geçmişin derinliklerine doğru unutulmaz bir yolculuğa çıkaracak.

Kaymaklı Yeraltı Şehri Hakkında

Kaymaklı Yeraltı Şehri, Kapadokya’nın gizemli atmosferine ve tarihî zenginliğine katkıda bulunan önemli bir yapıdır. Derinlikleri ve karmaşık yapılarıyla dikkat çeken bu yeraltı şehri, antik dönemlerden günümüze kadar pek çok ziyaretçinin ilgisini çekmiştir.

Tarihi Kökeni ve Oluşumu

Kaymaklı Yeraltı Şehri’nin tam olarak ne zaman ve kimler tarafından inşa edildiği konusu belirsizliğini korumaktadır. Ancak, bu yapıların M.Ö. 7. ya da 8. yüzyıla kadar uzandığı düşünülmektedir. Bölgedeki kayalara oyularak yapılan bu yeraltı şehirleri, o dönemlerdeki savaşlardan ve tehlikelerden korunmak amacıyla inşa edilmiştir.

Mimari ve Yapı

Kaymaklı Yeraltı Şehri, toplamda 8 katlıdır, ancak sadece 4 katı ziyaret edilebilir durumdadır. Her kat, ayrı bir işlevi yerine getirmek üzere tasarlanmıştır. Bu işlevler arasında yaşam alanları, depolar, ahırlar, kiliseler ve hatta hava bacaları bulunmaktadır. Şehrin ana girişi, büyük bir taş kapakla kapatılmıştır ve içeriden açılabilme özelliğine sahiptir.

Savunma ve Güvenlik

Kaymaklı Yeraltı Şehri, savaş zamanlarında insanların barınması ve korunması için bir sığınak olarak kullanılmıştır. Bu nedenle, savunma sistemleri oldukça gelişmiştir. Dar koridorlar, kavisli geçitler ve gizli kapılar düşmanların şehre ulaşmasını zorlaştırmıştır. Ayrıca, şehir içindeki tünellerde birbirine bağlanarak, kolaylıkla kaçış imkanı sunmuştur.

Kültürel ve Turistik Değer

Bugün Kaymaklı Yeraltı Şehri, Kapadokya’nın önemli turistik cazibe merkezlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Ziyaretçiler, bu eski yapıyı keşfederek antik dönemlerin izlerini sürmektedirler. Aynı zamanda, burası düzenlenen rehberli turlarla tarihi ve kültürel bir deneyim sunmaktadır.


Strabo Kapadokya’yı nasıl anlatıyor?

“Kapadokya, çeşitli kısımları olan bir ülkedir ve birçok değişiklikler geçirmiştir. Eskiler Kapadokyalılar´ı ayrı bir kabile olarak kabul ettiklerinden Katonialılar´ı (Bügünkü Malatya bölgesi) bunlardan ayırmışlardır. Herhalde vaktiyle ayrı bir kabileydiler, Kapadokyalılar´ın ilk kralının Ariarathes olarak kabul edilir. Galatia´da ise, kristal ve onix madenlerinin bulunduğu söylenir, ayrıca belli bir yerde de renk olarak fildişine benzeyen beyaz bir taş yapılır ve bundan küçük hançerler için sap yapılır. Başka bir yerde de saydam taş parçaları vardır ve bunlar ihraç edilir.” (Strabo-Coğrafya/Anadolu MÖ 64-21)

Erich Von Daniken´e göre Kapadokya

“Kapadokya´nın asıl heyecan uyandıran yanı yerin altında saklıdır. Toprağın altında kurulmuş çok büyük kentler vardır, binlerce ve binlerce insanın barındırmış dev boyutlu kentlerdir bunlar. En ünlüsü de bugün Derinkuyu kentinde olanıdır… burada 52 havalandırma bacası, ayrıca 15.000 kadar da daha küçük çapta kuyu vardır, en büyüğü 85 m. derinliğe inmektedir… bu arazide keşfedilen yeraltı kentlerinin sayısı 36 kadar… Kaymaklı ile Derinkuyu yeraltı kentleri arasındaki bağlantıı sağlayan galeri on km. uzunluğundadır… Peki ama kim kurmuş bu kentleri? Ne zaman kazmış yerin altını?… Burası 2. ve 3. Yüzyıllar´da ilk Hıristiyanların saklandıkları yerdir… Ne var ki, buranın asıl yapımcıları Hıristiyanlar değildi, onlar burayı hazır buldular… Kimi yerde kentler 13 kattır, alta katlarda Hitit çağından kalma öteberi bulunmuştur… Bir düşman ordusunun geldiğini varsayalım ama bu ordu eğer yerde olsaydı yani karadan gelseydi, yeraltı kentlerinde yaşayanların izlerini, bacalardan gelen yemek kokularını farkedebilirlerdi…. Bu nedenle diyorum ki, yeraltına gizlenen bu insanlar yalnızca dünyalı düşmanlardan değil, uçan düşmanlardan korkuyorlardı… Bu bir teori ama savunabilirim… Habeşlerin kutsal kitabı Kebra Negest´de, Tevrat ve Kuran´daki Hz. Süleyman bölümlerinde ve Hint Destanları´nda sayısız örnek vardır…” (Erich von Daniken/Yüce Tanrı´nın İzinde-Cep Kitapları 1995)

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir