ABD Güneşi su buharıyla durduracak yeni bir proje başlattı
Kulağa uçuk bir fikir gibi geliyor ancak ABD resmi olarak su buharıyla güneşin etkilerini azaltacak sistemleri test etmeye başladı.

New York Times gazetesinin haberine göre John Latham adlı İngiliz fizikçi, 35 yıl önce, bulutlara deniz suyu damlacıkları enjekte etme fikrini ortaya attı. Bu fikir, bulutların yansıtma kapasitesini artırarak güneş ışınlarını yansıtmasını ve böylece gezegeni soğutmasını amaçlıyordu. Latham, 2007’de, “Eğer yansıtma kapasitesini yaklaşık %3 artırabilirsek, bu soğutma, atmosferdeki artan CO2 seviyeleri nedeniyle meydana gelen küresel ısınmayı dengeleyecektir” demişti.
Uçuk görülen bu fikir uygulanmaya başladı
Uzun bir süre boyunca, bu ve diğer güneş ışını jeomühendisliği fikirlerine olan yanıt soğuktu. Ancak, ilgi ve finansman fırsatları, sıcaklıklarla birlikte arttı ve sonunda uygulama başladı. Bu fikir, Washington Üniversitesi ve kar amacı gütmeyen SRI International tarafından yürütülen bir araştırma projesi kapsamında Salı günü test edildi.
Atmosfer bilimcisi Sarah Doherty, son zamanlarda, gemi dumanlarından kaynaklanan partiküllerin bulutları aydınlatarak sera gazlarından kaynaklanan iklim ısınmasını %5 oranında dengelediğini belirtiyor. Ancak, şimdi, Doherty, bu deneylerin deniz tuzu aerosolları ile yapılması gerektiğini savunuyor. Süreç, iklimik desenleri bilinmeyen yollarda değiştirebileceği konusunda eleştirmenlerle hemfikir, ancak bunun nedeninin, bulut aydınlatmanın bir gereklilik haline gelmeden önce etkilerini şimdi araştırmak önemlidir. Aslında, bilim insanlarının, Doherty’nin de belirttiği gibi, Dünya’yı soğutmak için gereken ölçekte deniz tuzu aerosollarını kullanmaları için potansiyel olarak bir pozisyona gelmeleri 10 yıl sürebilir.
Bilim insanlarının bu fikrin gerçek dünyada işe yarayıp yaramayacağını, gerekli aerosol partiküllerinin doğru boyutunu, gereken doğru sayıyı ve diğer faktörleri bulmaları gerekmektedir. Salı günü başlatılan Güneş Işınları Modifikasyonu (SRM) deneyinde, üç yıl boyunca 10 milyon dolarlık finansmanla araştırmacılar, deniz suyu ve yüksek basınçlı hava, bir dizi püskürtme ağzından geçirerek, yaklaşık bir mikron (25,000’de 1 inç) boyutunda tuz partikülleri oluşturmayı amaçlıyorlar. Araştırmacılar, aerosol partiküllerinin değişen rüzgar ve nem koşulları altında istenen boyutta kalmasını umuyorlar. Ayrıca, Avustralya’nın Southern Cross Üniversitesi’nden bir ekip, gemiden püskürtülen aerosollerin bulutlara nasıl tepki verdiğini test etmiş, ancak sonuçlar henüz açıklanmamıştır.
Bu deneyin olumsuz ne sonuçları olabilir?
İnisiyasyon.com olarak konuyu uzmanlarına sorduk. Uzmanlara göre bu deneyin olumsuz sonuçları çeşitli riskler içerebilir. İşte bu deneyin olumsuz sonuçlarından bazıları:
- İklim Değişikliği: Deneyin beklenenden farklı sonuçlar vermesi, iklimde istenmeyen değişikliklere neden olabilir. Bulut aydınlatma işlemi, beklenenden daha fazla veya daha az etkili olabilir ve beklenmeyen iklim değişikliklerine yol açabilir.
- Climatic Pattern Değişiklikleri: Deneyin beklenmedik sonuçları, iklim desenlerinde değişikliklere neden olabilir. Bu, yağış rejimlerinin değişmesi, rüzgar desenlerinin değişmesi gibi etkileri içerebilir ve böylece çevresel dengede bozulmalara yol açabilir.
- Çevresel Etkiler: Deniz tuzu aerosollarının atmosfere salınması, deniz yaşamını olumsuz etkileyebilir. Deniz tuzunun aerosolize edilmesi, deniz suyunun kimyasal dengesini etkileyebilir ve deniz ekosistemlerine zarar verebilir.
- Yerel Hava Kalitesi: Deneyin uygulandığı bölgelerde hava kalitesi üzerinde olumsuz etkiler olabilir. Aerosollerin atmosfere salınması, yerel hava kalitesini düşürebilir ve solunum yolu hastalıklarına neden olabilir.
- Bilinmeyen Yan Etkiler: Deneyin uzun vadeli etkileri hakkında yeterli bilgi olmadığı için, beklenmedik yan etkiler ortaya çıkabilir. Bu yan etkiler, tahmin edilemeyen sonuçlara ve potansiyel olarak zararlı etkilere neden olabilir.
Bu olumsuz sonuçların önlenmesi için, deneylerin özenle planlanması ve kontrollü bir şekilde yürütülmesi gerekmektedir. Ayrıca, deneylerin sonuçları düzenli olarak izlenmeli ve değerlendirilmelidir, böylece beklenmedik etkilerin önlenmesine yardımcı olunabilir.