İslamın mistik yüzü tarikatlar ilk ne zaman kuruldu?

İslamın ruhani ve mistik tarafına odaklanan yapılar olarak bilinen tarikatlar ilk ne zaman kuruldu ve nasıl ortaya çıktı?

İslamın mistik yüzü tarikatlar ilk ne zaman kuruldu?
  • PublishedNisan 5, 2024

İslam dünyasında tarikatlar, Sufilik geleneğinin bir parçası olarak ortaya çıkan ve İslam’ın ruhani ve mistik boyutlarına odaklanan örgütlenmiş yapılar olarak bilinir. Bu makalede, İslam dünyasındaki ilk tarikatların kuruluşu ve gelişimi hakkında genel bir bakış sunacağız.

İlk Tarikatların Kökenleri

İslam dünyasındaki ilk tarikatların kökenleri, İslam’ın erken dönemlerine kadar uzanmaktadır. Hz. Muhammed’in yaşadığı dönemde bile, onun öğretilerini derinlemesine anlama ve uygulama çabalarıyla bilinen Sahabe (Hz. Muhammed’in yakın arkadaşları) arasında bir tür başlangıç ​​noktası olarak görülebilir. Ancak, daha sonraki dönemlerde, İslam toplumunda derin mistik deneyim arayışıyla birlikte tarikatlar daha belirgin hale geldi.

İlk Tanınmış Tarikatlar

Tanınmış ilk tarikatların ortaya çıkışı genellikle 8. ve 9. yüzyıllara kadar uzanmaktadır. Örneğin, Şazeliye Tarikatı, İslam dünyasının en eski tarikatlarından biri olarak kabul edilir. 12. yüzyılda Faslı mistik ve alim Abdülkadir el-Gilani tarafından kurulan Şazeliye Tarikatı, özellikle Fas ve Kuzey Afrika’da etkili olmuştur.

Diğer tanınmış tarikatlar arasında Nakşibendiye, Kadiriye, Mevleviye ve Rufaiye gibi birçok tarikat bulunmaktadır. Nakşibendiye Tarikatı, Şeyh Bahauddin Nakşibend tarafından 14. yüzyılda kurulmuş ve Orta Asya’da büyük bir etki yaratmıştır. Kadiriye Tarikatı ise Abdülkadir Geylani tarafından 12. yüzyılda kurulmuş ve özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nda önemli bir rol oynamıştır. Mevleviye Tarikatı ise ünlü şair ve mistik Mevlana Celaleddin Rumi tarafından 13. yüzyılda kurulmuş ve danslarıyla tanınmıştır.

12. yy, 13. yy ve 14. yy’larda ciddi bir tarikat artışı vardır
Özellikle ülkemizin de bulunduğu coğrafyada tarikatların 12. yy ile 14. yüzyıl arasında yoğun olarak güçlenmesinin arkasındaki en büyük etken Moğol İstilasıydı. Halk hem fakirlikten hem de düşmanla savaşmaktan bıkmış, ruhen bunalmış durumdaydı.

Tarikatlar, insanların tahammül gücünü artırıyor, örgütlü hareket etmelerini sağlıyor aynı zamanda inançlarını da besliyordu.


Nakşibendiliğin kurucusu Şeyh Bahauddin Nakşibend kimdir?

Şeyh Bahauddin Nakşibend, Nakşibendiye Tarikatı’nın kurucusu ve büyük bir mistik alimdir. 13. yüzyılın ortalarında yaşamış olan Nakşibend, Orta Asya’nın önde gelen dini ve manevi figürlerinden biridir. Özellikle Tasavvuf alanında yaptığı çalışmalar ve öğretileriyle tanınır.

Nakşibend, günümüz Özbekistan’ının Buhara şehrinde doğmuştur. İslam’ın derin manevi öğretilerini öğrenmek için genç yaşta eğitim aldıktan sonra, kendi tarikatını kurarak insanlara manevi rehberlik yapmaya başlamıştır. Şeyh Bahauddin Nakşibend’in öğretileri, özellikle manevi disiplin, zikir ve tevekkül üzerine odaklanmıştır.

Nakşibend’in öğretileri, sadece dini uygulamalarla değil, aynı zamanda günlük yaşamın her alanında manevi bir bilinç ve sorumlulukla yaşamayı vurgular. Onun etkisi ve öğretileri, Orta Asya’nın yanı sıra Hindistan, Anadolu ve diğer İslam toplumlarında da yayılmıştır.

Şeyh Bahauddin Nakşibend’in ölümünden sonra, Nakşibendiye Tarikatı, onun öğretilerini ve geleneğini sürdüren birçok şeyh ve mürid tarafından devam ettirilmiştir. Bugün Nakşibendiye Tarikatı, dünya genelinde birçok ülkede etkin olan önemli bir tarikattır ve Nakşibendi geleneği, İslam dünyasındaki manevi mirasın önemli bir parçası olarak kabul edilir.

Tarikatların Öğretileri ve Uygulamaları

Her tarikatın kendine özgü öğretileri ve uygulamaları bulunmaktadır. Ancak genel olarak, tarikatlar, manevi eğitim ve rehberlik, ibadet ve zikir uygulamaları, ahlaki eğitim ve toplumsal hizmet gibi alanlarda faaliyet gösterirler. Tarikat üyeleri, tarikat şeyhleri veya liderleri tarafından rehberlik edilir ve tarikatın öğretilerini uygulamak için bir disiplin altında çalışırlar.

Kritik ve Tartışmalar

Tarikatlar ve Sufilik geleneği genellikle İslam toplumunda önemli bir rol oynamış olsa da, zaman zaman eleştirilere ve tartışmalara konu olmuşlardır. Bazı eleştirmenler, tarikatların bid’at (uydurma dini uygulamalar) veya aşırılık gibi İslam’ın temel prensiplerine aykırı olduğunu iddia etmişlerdir. Ayrıca, bazı tarikat liderleri veya grupları, kötüye kullanım, sömürü veya aşırılık gibi suçlamalarla da karşılaşmıştır.

Sonuç

İslam dünyasında tarikatlar, İslam’ın mistik ve ruhani boyutlarına odaklanan örgütlenmiş yapılar olarak önemli bir yer tutar. İlk tarikatların kökenleri, İslam’ın erken dönemlerine kadar uzanmaktadır

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir